top of page
pexels-pixabay-236151.jpg

Depresyon keyifsizlik, mutsuzluk, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, karamsarlık, karar verme güçlükleri, uyku ve iştah sorunları, cinsel problemler ve ölüm düşünceleri ile karakterli ruhsal bir bozukluktur. Bu belirtilerin iki haftayı geçkin bir zamanda vaktin çoğunda bulunuyor olması depresyon tanısı yönünde şüphelendirir. Zannedildiğinin aksine her zaman bir stres etkenini takip etmek zorunda değildir. Herhangi bir zorluk yaşanmadan da depresyon gelişebilir, bir nedensellik olmayabilir.

 

Depresyon çocukluk döneminden yaşlılık dönemine kadar hayat boyu görülebilen bir hastalıktır. Tekrarlama ve kronikleşme eğilimi gösterir, kişinin ilişkilerini, işlevselliğini etkiler, hayat kalitesini önemli derecede azaltır. Bazen keyifsizlik, tamamen içe kapanma, uyku miktarında artış ile ortaya çıkabileceği gibi bazen de kendini sinirlilik ve tahammülsüzlük, uykusuzluk ile gösterir.

 

Depresyon psikiyatrik bir bozukluk olsa da tıbbi birçok bozukluğu da yansıtabilir. Örneğin vitamin eksiklikleri, kansızlık, tiroit fonksiyon bozuklukları, beyni etkileyen birçok hastalık keyifsizlik, yorgunluk gibi belirtiler verebilir. Tıbbi bozuklukların yanı sıra yas reaksiyonu, travma sonrası bozukluklar, bipolar bozukluk gibi birçok ruhsal bozukluk da depresyonun ayırıcı tanısında yer alır ve uzman bir psikiyatrist tarafından değerlendirme gerektirir. Örneğin yakınını kaybetmiş birinde görülen keyifsizlik, iç sıkıntısı, hayattan keyif alamama ve hatta bazen ölüm düşünceleri depresyonda da görülebileceği için ayrımı dikkatle yapılmalıdır.

 

Depresyonun tedavisinde hafif şiddette ise psikoterapiler tek başına tedavi yöntemi olarak kullanılabilir. Ancak orta ve ağır şiddetli depresyonlarda, ek tanı varlığında medikal tedaviler gerekli olmaktadır.

 

Medikal tedaviler

 

Depresyonda ilaç tedavileri medikal tedaviler arasında genellikle ilk tercih olmaktadır. Özellikle antidepresan grubu ilaçlar depresyonun tedavisinde yıllardır kullanılagelen, etkinlik ve güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlardır. Yaşınıza, klinik durumunuza, kullandığınız başka ilaçlar ve ek hastalıklarınıza göre doktorunuz tarafından belirlenir. Başka birinin kullandığı ve ona iyi gelen bir ilaç size iyi gelmeyebilir. Bu sebeple antidepresanlar doktorlar tarafından önerilerek kullanılmalıdır.

 

Toplumda antidepresanların bağımlılık yaptığına dair yaygın bir inanış bulunmaktadır. Hatta bu nedenle tedavi olmak istemeyen ya da tedavisini bu endişeyle yarım bırakan kimseler daha kronik ve sıkıntılı durumlarla karşılaşmaktadır. Antidepresan ilaçlar bağımlılık yapan ilaçlar kategorisinde değildir. Bağımlılık yapan ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından özel bir izleme tabi olup, kısa sürelerle kullanılır. Antidepresan ilaçlarda ise böyle bir durum söz konusu değildir. İlaçların bırakma sürecinde (özellikle tek başına denemelerde) ortaya çıkan kesilme belirtileri, ya da belirtilerin tekrarı bu ilaçların bağımlılık yaptığı yönünde bir algı oluşturmuş olabilir. Ancak doktorunuzun gözetiminde sürdürdüğünüz bir tedavide konforlu bir sonlandırma da mümkündür.

 

İlaç tedavileri dışındaki medikal tedavi seçeneklerinden başlıcaları Elektrokonvulsif Terapi (Şok Tedavisi) ile TMS (Transkraniyel Manyetik Stimülasyon)dir. Bu tedaviler de uzman bir doktor gözetiminde, gerekli görülen vakalarda hastanın izni üzerine uygulanabilir.

Sonuç olarak depresyon hayat kalitesinde ciddi azalmalara yol açan ve doğru tanı-tedavi-izlem ile sağaltılabilen bir hastalıktır. Diğer tıbbi durumların dışlanması, eş tanıların değerlendirilmesi sonrasında sizin için uygun olan tedavi seçenekleri psikiyatristiniz tarafından önerilecektir.

bottom of page